Yükleniyor...

Tanısı Konamayan Hastalık: Safra Reflüsü

Psikolojik mi?, Yoksa Tedavisi Var mı?
‘Midem ağzıma geldi’ deriz bazen bizi rahatsız eden bir duruma şahit olduğumuzda. Oysa midemiz yerinde ve ağzımıza gelen de bir şey yoktur ancak rahatsızlığı çok net tarif etmek için sık sık kullanırız bu deyimi. Oysa kimi insanlar bu teşbihi çok bariz olarak yaşarlar. Bunların bir çoğu Gastroösofageal Reflü (Mide Reflüsü) hastalarıdır. Rahatsız edici olmakla birlikte, tanısı kolay ve tedavisi yüz güldürücüdür. Oysa bununla sık karıştırılan, mide reflüsü tedavisi ile kısmen yada hiç fayda görmeyen ve ciddi anlamda görmezden gelinen bir başka reflüden bahsetmek istiyorum bugün: Safra Reflüsü yada Alkalen Reflü Gastrit hastalığından...
 
Günümüzde toplumsal hayat çok yoğun stres ile birlikte hızla akan giden bir nehir gibi adeta. Bu hengame ve koşuşturma içinde bizler de girdaba kapılmışçasına kayboluyoruz. Ancak bu yoğun stres sağlığımızı da önemli derecede etkiliyor. Özellikle dengesiz ve sağlıksız hazır gıda ile şişirilmiş bir beslenme şeklimizin de olduğunu göz önüne aldığımızda birçok sorunun ortaya çıkmasının kolaylaştığını biz hekimler deneyimliyoruz. Bunların elbette en başında obezite ve şeker hastalığı geliyor.  Eşlik eden kalp hastalıkları, uyku bozuklukları ve elbette strese bağlı mide hastalıklarını da hatırlamak lazım. Girişte de vurguladığımız gibi, bugün çok da önemsenmeyen ancak hastaların çok ciddi şikayetlerle kapı kapı tedavi aradıkları ve birçok kez ya üstünkörü reçetelerle düzenlenmiş tedavilerle gönderilen yada hiç önemsenmeden psikolojiktir diye kestirilip atılan bir hastalığı sizlere anlatamaya çalışacağız.
 
Safra Reflüsü
Mide, zorlu bir iş ile uğraşan güçlü bir organ olduğundan, kendi koruma mekanizmalarına da sahip. Özellikle mide duvarı aside karşı çok kuvvetli dirence sahip. Bu kadar güçlü bir organın en zayıf noktası ise, ince barsaklardan gelen safra salgısı! 
Safra, karaciğer tarafından üretilen ve özellikle gıdalarla alınan kompleks yağların sindirimi için adeta bir deterjan işlevi gören bir yağ çözücü aslında. İçerik olarak da mide sıvısının aksine alkalen (asidin tam tersi bazik) bir salgı. Her insanda üretimi gece gündüz aralıksız devam eden ve normal bireylerde büyük oranda safra kesesinde depolanarak, yemek esnasında barsağa geçen bir döngüye sahip. Bu açıdan safra kesesi de, düzenlemede önemli role sahip bir organ gibi görülmekte.  
Ancak safra kesesi taşları nedeniyle her yıl on binlerce kişide safra kesesi alınmakta ve bu insanlar normal hayatlarına devam etmekteler. Çünkü karaciğerde üretilen safra doğal olarak safra yolu ile barsağa akmaya ve işlevini yapmaya devam etmektedir. 
 
Peki Neden Bazı Kişilerde Safra Reflüsü Olur?
Her şey bu doğal akışında gitmesine rağmen bazı kişiler, safra reflüsü nedeniyle çok ciddi şikayetler yaşarlar. Safra reflüsü olan kişilere baktığımızda, bunların bir kısmının safra keselerinin alınmasından sonra şikayetlerinin başladığını görüyoruz. Safra kesesi taşları toplumun %30’una yakın bir kesiminde olan ve tedavisi son noktada cerrahi olarak safra kesesinin alınması ile sonuçlanan bir hastalıktır. Bu nedenle de bu ameliyatlar genel cerrahlar tarafından yaygın olarak uygulanmaktadır. Günümüzde hali hazırda tüm safra kesesi ameliyatı olan hastaların ne kadarında, safra reflüsü geliştiğine dair bir veri bulunmamakla birlikte, kesin olarak söyleyebileceğimiz bir şey var. O da, bize alkalen reflü gastrit (Safra Reflüsü) ile başvuran hastaların nerdeyse yarısının daha önce safra kesesi ameliyatı olduğudur. Bu bir tesadüf müdür? Yoksa altta yatan muhtemel başka patolojik mekanizmalar var mıdır? Bunlara henüz net yanıt verebilmekten uzağız. Ancak safra kesesinin alınmasının bu sıkıntılara yol açabildiğini ifade etmemiz gerekir. 
 
Safra Kesesi Ameliyatı Zararlı mıdır?
Bu durumda aklımıza hemen, acaba safra kesemde taş olsa bile ameliyat olmasam daha mı iyi? diye bir soru gelmesi çok normaldir. Buna da hemen yanıt verelim o zaman:
Safra kesesinde taşlar olan ve bu taşlar nedeniyle safra kesesi ağrısı, enfeksiyonu ve atakları geçiren hastalar ameliyat için aday hastalardır. Çünkü artık safra keselerinde ki taşlar sadece orada bulunmayıp, kesenin işlevselliğini de bozmaya ve daha da kötüsü  safra kanalına düşüp ağır hayati sorunlara neden olabilecek bir risk taşımaya başlamışlardır. Bu nedenle şunu çok net ifade etmeliyiz ki; safra kesesi taşları eğer şikayet oluşturuyorsa ise mutlaka safra kesesi ameliyatı ile safra kesenizin alınması gerekir. Bu sizi safra reflüsünden daha büyük sorunlardan kurtaracak yegane tedavi şeklidir. 
 
Safra Kesesi ile İlişkisiz Alkalen Reflü
Hastaların yarısı safra keseleri olduğu halde bu safra reflüsü sorununu yaşamaktadırlar. Bu kişilerde yapılan endoskopik incelemeler, mide içinde yoğun safra ile birlikte, gastroösofageal reflünün de bulunduğunu sıklıkla göstermektedir. Bazen tekrarlayan endoskopilerde bu safra görülmeyebilir. Bu durumlarda emin olmak için ösofageal manometri ile alt ösofagus basınçları ve pHMetre ile 24 saatlik asit-baz tayini yapılarak, gün içindeki seyri de değerlendirmek gerekir. 
 
Bu hastalara en az 3-6 aylık diyet ve medikal tedavi ile takip edilmeleri önerilir. Ne yazık ki anatomik olarak safranın mideye kaçtığı durumlarda, medikal tedaviler kısmen şikayetleri azaltsa da sorunun kökenini ortadan kaldırmamaktadır. Uzun dönem devam eden safra tahrişi hem mide mukozasında hem de yemek borusu mukozasında kansere yol açabilecek kadar ağır bir tabloya ilerleyebilir. 
 
Bu nedenle safra reflüsünün cerrahi tedavisi çok uzun yıllar önce tanımlanmış ve safrayı ve mideye yaptığı tahrişi ortadan kaldırmada ki etkinliği %100 olan yegane tedavi şeklidir. 
 
Safra Reflüsü Ameliyatı
Safra Reflüsü denildiğinde ideal olan ameliyat  De Meester Switch ameliyatıdır. Bu ameliyat 1982 yılında adını aldığı Dr. De Meester tarafından tarif edilmiş bir metabolik cerrahi yöntemdir. 
On iki parmak bağırsağı ile mide arasında ki bağlantıyı kapatıp, on iki parmak bağırsağında ki safranın mideden 150 cm öteye boşaltılmasına olanak veren bir yöntemdir. 
Bu yöntemle mideye hiç müdahale edilmez. Mide çıkışını kontrol eden pilor kası tamamen doğal olarak korunur. Asla emilim bozukluğu olmaz. Yemek kısıtlanmaz. Hayat olması gerektiği gibi normal olarak devam eder. 
 
De Meester Switch ameliyatı deneyim isteyen ve hassas bir ameliyattır. Bu deneyime sahip olmayan cerrahlar, safra reflüsü için çok daha basit olan Gastrik Bypass ameliyatlarını uygulamaktadırlar. Bu ameliyatlar genel de eşlik eden gasroösofageal reflüsü olan hastalarda semptomları ortadan kaldırmakta başarılı olmaktadır. Ancak şunu çok net belirtmek gerekir. Bizim safra reflünüzü tedavideki amacımız sadece şikayetlerinizi değil, midenizin tamamındaki safra reflüsünü ortadan kaldırmaktır. 
Bunun için mutlaka on iki parmak bağırsağı ayrılarak, safrayı kaynağında saptırmak gerekir. 
Gastrik Bypass’da geride bırakılabilen küçük mide parçalarına safra tahrişini devam ettirebilecek bu yaklaşımlar, ileride kanser gibi istenmeyen durumların oluşmasını arttırabilir. 
 
Bu nedenle De Meester Switch ameliyatı sorunu anatomik ve fizyolojik olarak, tam ve kesin bir şekilde ortadan kaldıran, ideal safra reflüsü ameliyatıdır. Yaşam şekli değişimi, ilaç tedavileri, uzun dönemli takiplere rağmen sonuç alamıyorsanız; De Meester Switch için araştırma yapmaya başlamanın zamanı gelmiş demektir.